-
-
-
-
-
-
to take a bus (taxi etc.)
otobuse (taksiye vs.) binmek
-
-
-
all right
pekala,kabul,uygun,tamam
-
I think
zannedersem,kanaatimce,bence,galiba
-
to catch a bus (train,boat)
bir otobuse (trene,vapura) yetismek
-
to get back
donmek,geriye gelmek
-
to get on
(bir vasitaya) binmek
-
to get off
(bir vasitadan) inmek
-
to get ready
hazirlamak,hazir olmak,hazirlanmak
-
-
-
little by little
azar azar,yavas yavas
-
to wait for
(birisini) beklemek
-
how much
kac para,ne fiyatta
-
-
of course
kuskusuz,tabii,elbette
-
-
-
to come to an end
bitmek,sona ermek
-
-
for weeks (days,years)
haftalardir (gunler,yillar)
-
by myself (yourself,themselves etc.)
kendi kendime (kendine,kendilerine,vb.)
-
to get out
(kapali bir yerden) cikmak,defolmak,cikarmak
-
to catch cold
soguk almak,usutmek
-
by mistake
yanlislikla,bilmeden
-
to come from
(bir yer) li olmak
-
one by one (two by two)
birer birer (ikiser ikiser)
-
to have a walk, to go for a walk
yuruyus yapmak, gezinti yapmak
-
going to
niyetinde olmak,kararinda olmak,hazirliginda olmak
-
-
-
on foot
yaya olarak,yuruyerek
-
-
-
hand-made
elde yapilmis,el isi,el yapisi
-
-
all the time
hep,devamli olarak
-
to get better
iyilesmek,sagligina kavusmak,duzelmek
-
because of
yuzunden,sebebiyle,'den dolayi
-
-
-
to make a fire
ates yakmak
-
to be afraid (of)
(den) korkmak,cekinmek
-
to be angry with
kizmak,birisine darilmak
-
to have a talk
konusma yapmak,gurusmek
-
if necessary
gerekirse,icabederse
-
to make money
para kazanmak,para yapmak
-
-
What's the matter ?
Ne var ?,Ne oluyor ? Ne oldu ?
-
to make friends
arkadas olmak
-
to ask for
istemek,talep etmek
-
-
to be used to
alisik olmak
-
every other day
gun asiri,iki gunde bir
-
to go for a picnic
piknige cikmak,piknik yapmak
-
for ever
ebediyen,ilelebet
-
to catch fire
ates almak,tutusmak
-
to look after
bakmak,ihtimam gostermek
-
-
do you mind
sizce bir sakinca var mi ?, mahzuru var mi ?
-
to fall asleep
uyumak,uyuyakalmak
-
to shut up
sesini kesmek,susmak
-
right here (then,now)
tam burada (o zaman,simdi)
-
to take a picture (photo)
resim cekmek,fotograf cekmek
-
to take a look at
bakmak,bir bakivermek
-
to take place
vuku bulmak,olmak
-
to turn off
kapamak,durdurmak
-
to turn on
acmak,baslatmak
-
to shake hands
el sikmak,el sikismak
-
to make room for
yer acmak
-
at present
simdilik,su anda
-
to take a seat
bir yere (bir oturma yerine) oturmak
-
to take care of
ihtimam gostermek,bakmak,alakadar olmak
-
-
to fall in love with
asik olmak
-
more or less
asagi yukari
-
-
by night (by day)
geceleyin,geceleri (gunduzleri)
-
from time to time
zaman zaman,arada sirada
-
to catch an illness
bir hastaliga yakalanmak,hastalanmak
-
to get to a place
bir yere vasil olmak,varmak
-
in a hurry
aceleyle,acele,telas icinde
-
to take part in
istirak etmek,katilmak
-
oh dear !
aman Allahim,aman Yarabbi !
-
to be tired of
bakmak,gina getirmek,canina tak etmek
-
to get ill (well,tired,wet etc.)
hasta (iyi,yorgun,islak vs.) olmak
- that's why
- bu yuzden,bu sebepten
-
in general
umumiyetle,genellikle
-
to go shopping
alisverise gitmek
-
-
to give up
vazge�mek,b�rakmak
-
to get away
ka�mak,uzakla�mak
-
no more
daha,art�k,ba�kaca,hi�
-
one after another (one after the other)
birbirinin pe�inden,birbirinin arkas�ndan
-
-
on one's way (to)
bir yere giderken,oraya giderken
-
to fall ill
hastalanmak,hastal��a yakalanmak
-
to send for
�a��rmak,haber salmak
-
it's time (to go,to work,to start�)
(gitme,�al��ma,ba�lama�) vaktidir
-
to think of
d���nmek,akl�ndan ge�irmek
-
on business
i� sebebiyle,i� i�in,g�revle
-
by accident
kazara,istemeyerek,yanl��l�kla
-
just a minute
bir dakika,bir saniye (l�tfen)
-
Why not ?
ni�in,niye olmas�n,ni�in olmuyormu� ?
-
-
to take an examination
s�nava girmek,imtihan olmak
-
-
to make use of
kullanmak,istifade etmek,yararlanmak
-
to leave for
bir yere do�ru yola ��kmak,bir yere gitmek i�in ayr�lmak
-
what about�?
ne haber ? �.. husunda ne dersiniz ?
-
any longer
art�k, daha uzun s�re
-
see you later
sonra g�r���r�z,�imdilik ho��a kal
-
it's very good (kind) of you
�ok iyisiniz,�ok naziksiniz
-
face to face
y�z y�ze,kar�� kar��ya
-
Let (me,her,him�)
(bana,ona�) izin verin,m�saade edin,b�rak�n
-
it will be all right
ziyan� yok,zarar� yok
-
as soon as possible
m�mk�n oldu�u kadar �abuk
-
to go with
�le gitmek,uymak
-
in other words
ba�ka bir tabirle,ba�ka bir deyimle
-
-
-
to be back
geri gelmek,d�nmek
-
by the side of
yan�nda,yan�ba��nda,yak�n�nda
-
to believe in
inanmak,itikat etmek
-
to grow old
ya�lanmak,ihtiyarlamak
-
as a rule
ekseriyetle,genellikle,kural olarak
-
on the whole
genel olarak,her �ey dikkate al�n�rsa
-
-
to make way
yol a�mak,yol vermek
-
out of order
bozuk,�al��maz durumda
-
to go bad
bozulmak,fena olmak,��r�mek
-
to find out
bulmak,ke�fetmek,��renmek
-
the other day
ge�en g�n,ge�enlerde
-
here and there
�urada burada
-
to be in love (with)
a��k olmak
-
over there
orada,o tarafta,o tarafa
-
as soon as
derhal,gelir gelmez,olur olmaz
-
to look out
dikkatli olmak,dikkat etmek
-
by the pound (kilo,metre,litre�)
paundla (kiloyla,metreyle,litreyle�)
-
to give one's word
s�z vermek
-
-
for nothing
bedava,kar��l���n� vermeden
-
to do without,to go without
�siz yapmak,yoklu�una katlanmak
-
to put a stop to
durdurmak,son vermek
-
straight on
dosdo�ru,sapmadan
-
to run over
�st�nden ge�mek,ezmek,�i�nemek
-
about the same
hemen hemen ayn�
-
to pay a call,to pay a visit
ziyaret etmek,ziyaret yapmak
-
-
-
to be on fire
yan�yor olmak,yanmakta olmak,tutu�mak
-
to like�better
daha fazla sevmek,tercih etmek
-
in peace
bar�� i�inde,rahat,huzurlu
-
on the way to
�e giderken
-
good-for nothing
i�e yaramaz,haylaz
-
next door
biti�ik,yan� ba��ndaki,kom�u
-
to take someone by the (hand,arm�)
bir kimseyi (elinden,kolundan�) tutmak
-
to know how to
nas�l yap�ld���n� bilmek,fikri olmak
-
-
to do one's best
elinden geleni yapmak
-
-
-
to look like
benzemek,and�rmak,gibi olmak
-
second-hand
kullan�lm��,m�stamel
-
-
to live on
�ile beslenmek,�yiyerek ya�amak
-
to go out
d��ar� ��kmak,gitmek,s�nmek
-
to throw away
(l�zumu kalmad��� i�in) atmak
-
out of date
modas� ge�mi�,eski moda,eski,demode
-
up to date
modern,zamana ait,modaya uygun
-
to catch by the arm (hand,leg�)
kolundan (elinden,baca��ndan�) yakalamak
-
in addition
ilaveten,ek olarak
-
off duty
izinli,vazife ba��nda de�il
-
on duty
vazife halinde,vazife ba��nda,n�bet�i
-
hand in hand
elele,beraber,birlikte
-
to come across
rastlamak,tesad�f etmek
-
step by step
ad�m ad�m,yava� yava�
-
any more
bir daha,art�k,daha fazla
-
to hear from
�den haber almak
-
this (that) will do
i�ine yaramak,olmak,i�ini g�rmek
-
to be sure of
�den emin olmak,g�venmek
-
in question
s�z konusu,ad� ge�en
-
to hear of
i�itmi�li�i olmak,bilgisi olmak
-
to be in a hurry
acelesi olmak,tela�l� olmak
-
to have nothing to do with
ile ilgisi olmamak
-
once upon a time
vaktiyle,evvel zaman i�inde
-
to get lost
kaybolmak,yolunu kaybetmek
-
to keep in mind
hat�rda tutmak,unutmamak
-
to be sorry for (somebody)
bir kimseye �z�lmek,m�teessir olmak,ac�mak
-
far off
uzaklarda,uzaklara
-
to change one's mind
fikrini de�i�tirmek
-
to lie down
yatmak,uzanmak
-
to hurry up
acele etmek,h�zland�rmak
-
on purpose
kasten,isteyerek
-
-
in time
ba�lama veya hareket saatinden erken,vaktinden �nce,gecikmeden,vakitlice
-
to make (one's) living
(birinin,insan�n) hayat�n� kazanmas�
-
sooner or later
er ge�,eninde sonunda
-
on one's side
(birinin) taraf�nda,taraftar
-
as to
hususunda,konusunda,gelince
-
for instance
mesela,�rne�in
-
out of the way
sapa yerde,uzakta
-
a great deal
bir hayli,bir�ok,bir hayli �ok
-
-
to be familiar
a�ina olmak,haberdar olmak
-
to keep one's word
s�z�n� tutmak,s�z�nde durmak
-
-
to be fast asleep
derin uykuda olmak
-
to set out
yola ��kmak,yola koyulmak
-
to turn over
ba� a�a�� etmek,d�nmek
-
to make up one's mind
karar vermek
-
for good
daimi,devaml� olarak,temelli
-
these days
bu g�nlerde,�u s�ra
-
-
help yourself
buyurun,afiyet olsun
-
out of doors
a��k havada,d��ar�da
-
to be one's turn
(birinin) s�ras� olmak
-
pretty
olduk�a,epey,bir hayli
-
as well as
keza,dahi,kadar
-
to get in
i�eri girmek,s��mak
-
to come true
(r�ya,hayal) ger�ekle�mek
-
to be in charge of
idare etmek,y�k�ml�s� olmak,bakmak
-
to manage to
idare edebilmek,becerebilmek
-
Who cares?
kimin umrunda,kime ne
-
it makes no difference
farketmez,hepsi bir,nas�l olsa olur
-
to get in touch with
�le temasa ge�mek, �le temas etmek
-
so and so
falan falan,falanca
-
to set fire to
ate�e verme,tutu�turmak
-
-
to call out
seslenmek,y�ksek sesle s�ylemek,�a��rmak
-
to call at
k�sa ziyarette bulunmak,u�ramak
-
to call up
telefon etmek,telefonla aramak
-
to call for
beraberce ba�ka bir yere gitmek i�in bir �ahsa u�ramak,al�p g�t�rmek
-
to leave alone
yaln�z b�rakmak,ili�memek,dokunmamak
-
after all
netice itibariyle,ne de olsa,her �eye ra�men
-
inside out
ters,i�i d���nda
-
to be just going to
bir �eyi yapmak �zere olmak
-
to take after
(aileden birisine) benzemek,�ekmek
-
to put in touch with
ba�lant� sa�lamak,kar�� kar��ya getirmek,g�r��t�rmek
-
it can't be helped
�aresiz,elde de�il
-
to be proud of
�ile iftihar etmek
-
to let alone
yaln�z b�rakmak,kendi haline b�rakmak
-
-
to take a break
teneff�s yapmak,ara vermek
-
to pick up
tutup almak,tutup kald�rmak
-
as usual
her zaman oldu�u gibi
-
to be interested in
ilgi duymak,zevk almak
-
to know by sight
uzaktan tan�mak
-
to get rid of
�den kurtulmak
-
on the other hand
buna kar��l�k,buna mukabil,di�er taraftan
-
in need of
ihtiyac�nda olmak,muhta� olmak
-
for a change
de�i�iklik i�in,de�i�iklik olsun diye
-
the same as
daha �nceki gibi,daha �nce oldu�u gibi
-
once in a while
arada bir
-
to keep out (off,away)
yakla�mamak,uzak durmak
-
from now on
bundan sonra,bundan b�yle ,art�k
-
all of a sudden
birden bire,aniden
-
to let someone know
bildirmek,haber vermek
-
can't help
elinde olmamak,olmadan edememek,istemeyerek yapmak
-
never mind
�nemi yok,ziyan� yok
-
to put on weight
�i�manlamak,kilo almak
-
to get along well
iyi ge�inmek
-
I'm afraid
korkar�m,korkar�m ki,maalesef
-
so far
�imdiye kadar,�u ana kadar
-
to book a ticket (a seat)
bilet almak,yer ay�rmak
-
-
for want of
yoklu�u nedeniyle,yoklu�undan,olmad���ndan
-
to (go) get on with
devam etmek,kesmemek
-
to hand in
teslim etmek,vermek
-
to run into
rastlamak,tesad�f etmek
-
not only � but also
sadece�de�il�da
-
to get going
devam etmek,durmamak
-
-
to sit up
yatmamak,uyumamak,uyan�k durmak
-
to see about
alakadar olmak,�i�in u�ra�mak
-
in charge
vazifeli,g�revli
-
here you are
i�te,i�te bak
-
to point out
i�aret etmek,g�stermek
-
-
to be off
paydos etmek,i�i b�rakmak
-
to be mad about
�ok hevesli olmak,bay�lmak
-
to set off (out)
yola ��kmak,yola koyulmak
-
in sight
g�r�n�rde,g�r�n�rlerde,meydanda
-
that is (to say)
yani, o demek ki,o anlama gelir ki
-
to make clear
a��klamak,belirtmek,iyice anlatmak,kafas�na sokmak,ayd�nlatmak
-
an hour's (day's,week's�) wait
bir saatlik (g�nl�k,haftal�k�) bekleyi�
-
to feel like
can� istemek,arzusunda olmak
-
to run off
ka��p gitmek,s�v��mak
-
to fill out
(bir liste veya m�racaat fi�i) doldurmak
-
to stand still
k�m�ldamadan durmak
-
and so on
ve saire, ve b�yle
-
out of sight
g�zden uzak,g�zden �rak
-
to be tired out
bitkin olmak,�ok yorulmak
-
to set free
b�rakmak,sal�vermek,serbest b�rakmak
-
to take seriously
ciddiye almak
-
-
used to
Fiillerin �n�ne gelerek o fiilin ge�mi�te tekrarland���n� g�sterir
-
to put off
tehir etmek,sonraya b�rakmak,ertelemek
|
|